Acı İlaçlara Alıştık, Ama Vatansızlık Acısına Alışmak Çok Zor
Yurdumuzdan çıktık kış fasılları,
Gurbette geçirdik yıl asırları
Kırgın olup kesti çok nesilleri,
Her familyadan tek tek kalan
Ağlasın.
Bizler için çok büyük zulümler etti.
Halkımızın içinde hastalık bitti.
Milletin yansı cennete gitti.
Yollarda öleni, kalan ağlasın.
1937—Atam Kabri Ahıska Kalesinde
1957- Ninem Kabri Kazakistan çölünde
1994- Anamın Kabri Azeriler elinde.
Benim kabrim bilmem kalacak nerede.?
Kabirler bir yanda, Ruhlar bir yanda.
Her şeyin bittiği yerde yeni dünyalar başlar.
1944
Kasım ayının 14'ünü 15'ine bağlayan soğuk bir kış gecesi Kızılordu tarafından yataklarından kaldırılan Ahıska Türkleri hayvanların taşındığı tren vagonlarına doldurularak uzun sürecek bir yolculuğa çıkarıldılar.
"Meçhul Yolculuk" adına verdikleri bu hadise, Anavatan'dan sürgün edilişinin başlangıcıydı.
Tarih bin dokuzyüz kırkdört senede
Salonlar düzüldü demir yollarında
Nice canların kaldı gözü elinde
Köylere selamet kaldiyen ağlasın
Bugün 300 Bini aşkın nüfusla Orta Asya ve Kazakistan'ın , Azerbaycan ve Ukrayna, Rusya'nın çeşitli coğrafyalarında paramparça dağınık halde yaşayan Ahıska Türkleri, kendi vatan ve bayrağına kavuşabilecek günü özlemle bekliyorlar.
Ortak değer yargılarına sahip olmamız sebebiyle Türkiye'den destek bekleyen Ahıskalıları Vatanlarına kavuşabilmenin sadece Türkiye'nin siyasi ağırlığını göstermesiyle mümkün olabileceğine inanıyor ve Ağabey dedikleri Anadolu insanına bu ümitle bakıyorlar.
Ahıska Türkleri, 1826-1829 Osmanlı Rus savaşına kadar diğer Türk Boyları gibi Osmanlı hakimiyeti altında yaşamış, bu savaşı Rusların kazanmasıyla da Rus hakimiyeti altına zorunlu olarak girmişlerdir.
Gurbette geçirdik yıl asırları
Kırgın olup kesti çok nesilleri,
Her familyadan tek tek kalan
Ağlasın.
Bizler için çok büyük zulümler etti.
Halkımızın içinde hastalık bitti.
Milletin yansı cennete gitti.
Yollarda öleni, kalan ağlasın.
1937—Atam Kabri Ahıska Kalesinde
1957- Ninem Kabri Kazakistan çölünde
1994- Anamın Kabri Azeriler elinde.
Benim kabrim bilmem kalacak nerede.?
Kabirler bir yanda, Ruhlar bir yanda.
Her şeyin bittiği yerde yeni dünyalar başlar.
1944
Kasım ayının 14'ünü 15'ine bağlayan soğuk bir kış gecesi Kızılordu tarafından yataklarından kaldırılan Ahıska Türkleri hayvanların taşındığı tren vagonlarına doldurularak uzun sürecek bir yolculuğa çıkarıldılar.
"Meçhul Yolculuk" adına verdikleri bu hadise, Anavatan'dan sürgün edilişinin başlangıcıydı.
Tarih bin dokuzyüz kırkdört senede
Salonlar düzüldü demir yollarında
Nice canların kaldı gözü elinde
Köylere selamet kaldiyen ağlasın
Bugün 300 Bini aşkın nüfusla Orta Asya ve Kazakistan'ın , Azerbaycan ve Ukrayna, Rusya'nın çeşitli coğrafyalarında paramparça dağınık halde yaşayan Ahıska Türkleri, kendi vatan ve bayrağına kavuşabilecek günü özlemle bekliyorlar.
Ortak değer yargılarına sahip olmamız sebebiyle Türkiye'den destek bekleyen Ahıskalıları Vatanlarına kavuşabilmenin sadece Türkiye'nin siyasi ağırlığını göstermesiyle mümkün olabileceğine inanıyor ve Ağabey dedikleri Anadolu insanına bu ümitle bakıyorlar.
Ahıska Türkleri, 1826-1829 Osmanlı Rus savaşına kadar diğer Türk Boyları gibi Osmanlı hakimiyeti altında yaşamış, bu savaşı Rusların kazanmasıyla da Rus hakimiyeti altına zorunlu olarak girmişlerdir.
Ağustos 1828 de tüm şehir halkı katledilerek Ahıska yakılarak yıkılarak Rusların eline geçti.
Ahıska birgül idi gitti, bir ehli dil idi gitti,söyleyin Sultan Mahmut'a, İstanbul'un kilidi gitti.
Ancak 1826 Osmanlı Rus savaşı ile her ne kadar Ahıska Türkleri Rusların hakimiyeti altına girmişse de Çarlık Devrinden 1917 Bolşevik ihtilaline kadar Ahıskalılar yaşamlarını Dil ve Dinlerinde zorlama olmadan sürdürdüler. Camilerimizde Ezan sesleri susturulmamıştı.
Aşağıdaki resim 1912 yılında Ahıska'nın Azgur Kasabasında çekilmiştir.
Resimde bulunanlar ortada İlahiyattan ismail Hoca, yine ora kısımda Rus yabancı dil öğretmeni, Hoca ile Öğretmen arasında Abdullah (1898-1992) amcam. Kız öğrenciler arasında Billur Hanım vb.
1917 Bolşevik İhtilali üe Ahıska Türklerinin Dil ve Din Özgürlükleri yasaklandı. Minarelerden Ezan sesleri susturuldu. Camiler ve Medreselerin çoğunluğu yıkıldı. Geriye kalanların Minareleri yıkılıp depo olarak ambarhanelere çevrildi. Din adamlarını hocaları astılar,kestiler kalanları ömür boyu Sibirya kamplarına sürdüler.
Kolhoz, Sovhoz (özel mülkiyetsiz kollektif ve sovyet tüzüğü ) sistemini gönüllü ad verip itirazlara bakmadan mecburlaştırdılar, özel mülkiyeti yasakladılar. Devlet tarafından mülk sahiplerinin mülklerine elkonuldu, müsadere edildi. Mülk sahiplerinin adını (kulak, burjuy) diyerek '' halk düşmanı, millet düşmanı, vatan hainleri '' diye adlandırılarak cezalandırıldılar.
Mülkiyet elden gitti. Yaşamın lezzeti kalmadı. Diyerek bir kısım Ahıskalı Türkler Türkiye'ye göç ettiler. Rusya dan Ahıska Türkleri nin göç etmelerini önlemek için Bolşevikler 1930 'lu yıllarda Türkiye sınırlarını sıkı kontrol altına aldılar. Bundan sonra Türkiye'ye gelenler Türkiye'de, Gürcistan'da kalanlarda Gürcistan' da kaldılar.
1937'de bütün Sovyetler Birliğinde olduğu gibi Gürcistan'da daha da fazlasıyla aydınların çoğunu tutukladılar. Adaletten uzak bir şekilde kurşuna dizdiler. Bir kısmını Sibirya kaplarına ve
yer altı madenlerinde tutsak olarak çalışmaya mahkum ettiler.Bununda cezaların ağırlıklarının çoğunluğu bizim Ahıskalılara düştü. Bu haksızlıkların içinde Ahıska Kalesinde idam edilenler içerisinde benim de Rahmetli Babam bulunmaktadır. Bu idam edilenler Ahıska Kalesi Toplu Mezarlığında bulunmaktadırlar. Allahın Rahmeti üzerlerinde olsun. Bu toplu mezarlığa şahitlik eden ve içerisinde tutsak edilen bir zamanlar içerisinde ilim tahsil edilen medresenin durumu virane haldedir. Virane halini gösteren resim aşağıdadır.
1930-1940 yılları arası değişik zulümler yasayan Ahıskalılar Rus Alman savaşı ile de büyük kayıplar verdiler.
1944 te savaşın Rusların lehine dönmeye başlamasıyla , Ruslar 1944 yılı Kasım ayının 14'ünü 15'ine bağlayan gece 200 civarında Ahıska Köylerini basarak herkesi evlerinden dışarı çıkardılar. "Almanlar gelip burayı bombalayacaklar, sizleri daha güvenli yerlere götüreceğiz,savaş bittikten sonra hemen yuvalarınıza döneceksiniz." Diye kandırdılar ve köyleri iki-üç saat içerisinde boşalttılar. Tabii herkes bir panik içerisinde apar topar evlerinden çıkarılarak Ağalık bahçesi diye adlandırılan meydanlığa milleti yığdılar. Gece sabaha kadar, sabahtan akşama kadar gelecek arabaları beklettiler. Sonra Amerikan stulabekir arabalarıyla tren yolu istasyonlarında bekleyen hayvan vagonlarına doldurdular. Bir akşamda tamamlanan bu operasyonla Ahıskalılar meçhul yolculuğa başladılar. Yolculuğa başlamadan önce Ruslar bize her istasyonda yemek ve ekmek verileceğini söylediler. Ancak mevsimin kış olması nedeniyle istasyonlardan alınan yemek ve ekmekler donuyordu. Ve ekmekler ancak baltalarla kesilerek dağıtılıyordu. Bu Zulmü ben 11 yaşımda yaşadım ve gözlerimle gördüm Bu yolculuk sırasında Ahıskalılar büyük kayıplarla yolculuklarını tamamladı. Çünkü yola çıkanların çoğu yaşlı , çocuk ve hastalar ile savaştan dönen yaralı ve sakatlar idi. Hatta Rus askerleri her istasyonda duruşta vagonlara tek tek gelerek hasta ve ölü olup olmadığını soruyor, ölenleri alıp götürüyorlardı. Bu durum üzerine büyüklerimiz hasta ve ölüleri sorduğunda bunları çarşaflara gizleyerek "yok" cevabını veriyor, trenin ilk durduğu istasyonda gizli ve kürek ve kazma olmadan ölenleri çöllerde kumlara elleriyle gömüyorlardı.Hatta bu şekilde cenazeleri gömerlerken uzun zaman geçmesi sebebiyle trenin kalkmasına yetişemeyenler oldu. Bu yetişemeyenlerin bazıları çileli kendi imkanlarıyla ailelerine ulaşmayı başardı. Fakat ölülerle kalanlar çok oldu.
Tren yolculuğu açlık,hastalık, sefalet içerisinde kayıplar verilerek yirmi beş ila otuz gün sürdü. Bu tren yolculuğunu yaşamış birisi olarak olanların hepsini anlatmaya ne lügatim yeter ne de zamanım.Bu yolculuğumu anlatmaya başlasam o günkü yaşadıklarımı aynen yaşıyor ve heyecanlanıyorum.
Yaşardık Kafkas'ta çok güzel yerde
Avcılık ederdik kekliği kurda
Üç Kardaşım ve dört Bacım nerde
Ana - Babadan ayrı düşen ağlasın.
Zeynul Oşoralı
İkinci Dünya savaşında Almanlara esir düşenlerin ailelerini de Sibirya kamplarına bir ömür sürgüne mahkum ettiler.Almanlara esir düşenleri Naziler çeşitli işkencelerle insanlık dışı azaplarla hayatlarına son verseler de , Malesef Ruslara geri verilen esirleri de gümrük kapılarından geçer geçmez kurşuna dizdiler.
300 binin üzerinde tahmin edilen Ahıska Türkleri büyük çoğunluğu Orta Asya ve Kazakistan'da diğerleri ise Azarbaycan'da , 1989 Fergana Faciasından sonra ise Rusya ve Ukrayna'nın 28 bölgesinde param parça ve perişan bir halde yaşıyorlar.
Ahıskalıların esasen tek bir arzusu vardır. O da vatan sahibi olmak, bayrak sahibi olmak,bir bayrak altına toplanmaktır.
Stalin'in ölümünden sonra Moskova 1956 yılında bir karar alarak her bir azınlık millet insan haklarına sahiptir. Haksız olarak sürgüne gönderilenler vatanlarına geri dönebilirler diye açıklamıştı.Bunun üzerine 1944 yılında Vatanlarından sürgün edilen Balkarlar,Karaçaylar,İnguşlar,Çeçenler,Gagavuzlar,Kalmıklar,Kırım Türkleri vb. diğer milletler (toplam 3 Milyon civarında ) kendi vatanlarına dönerken maalesef Ahıskalılar vatanlarına dönemiyorlar. Bu vatansızlığın nedeni nerede?
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kanlardır;
Toprak, eğer uğruna ölen varsa Vatandır.
(M.A. Ersoy)
Biz vatanın neresindeyiz.
Vatan sevgisi imandandır. Allahü Teala Türkiyeyi başımızdan eksik etmesin.Her felakette soydaşlarımız diyerek ulaşmıştır, dertlerimize derman olmuştur. Biraz daha sabır etsek biz Ahıskalıların da yüzlerine gün çalar İNŞAALLAH.
Rahmetli Turgut ÖZAL orta Asya ve Kazakistan gezisi sırasında Ahıskalılarla görüşerek Ahıska Türklerinin vatanlarına dönmelerine yardımcı olmak içinsöz vermeşti ve 150 aileyi Türkiye'ye getirmişti. Ancak bu karar yeterince uygulanmadı. Şimdi Ahıska Türkleri Türkiye Hükümetinden kendilerine sahip çıkmalarını ve Ahıskalıların kendi öz vatanlarına dönmeleri için gerekli girişimlerde bulunmalarını istediler. Yoksa Ahıska Türkleri yiyecek, içecek fakiri değildirler. Çalışıyorlar hayatlarını sürdürüyorlar. Ama deminde söylediğim gibi Ahıska Türkleri fakirdirler. Vatanlarına kavuşmayı, bir bayrak altında yaşamayı özlüyorlar.
Ayrılık ölümden beter demişler ya hani zor durumda kalan Ahıska Türklerini Devlet kanalıyla masrafsız getireceğiz diyen TBMM nin karar icrası. Yıllarca bekliyorlar, Ahıskayı bekliyen gibi.
Ahıska Dergisi "AHISKA" ve " Ahıskanın Sesi" gazetesi de Ahıska Türklerinin aynası olması münasebetiyle teşkilatçılarımızı yürekten kutlar bu şerefli çalışmalarında başarılar dilerim.
SAYGILARIMLA
Bahadır AHISKALI
BURSA
İkinci Dünya savaşında Almanlara esir düşenlerin ailelerini de Sibirya kamplarına bir ömür sürgüne mahkum ettiler.Almanlara esir düşenleri Naziler çeşitli işkencelerle insanlık dışı azaplarla hayatlarına son verseler de , Malesef Ruslara geri verilen esirleri de gümrük kapılarından geçer geçmez kurşuna dizdiler.
300 binin üzerinde tahmin edilen Ahıska Türkleri büyük çoğunluğu Orta Asya ve Kazakistan'da diğerleri ise Azarbaycan'da , 1989 Fergana Faciasından sonra ise Rusya ve Ukrayna'nın 28 bölgesinde param parça ve perişan bir halde yaşıyorlar.
Ahıskalıların esasen tek bir arzusu vardır. O da vatan sahibi olmak, bayrak sahibi olmak,bir bayrak altına toplanmaktır.
Stalin'in ölümünden sonra Moskova 1956 yılında bir karar alarak her bir azınlık millet insan haklarına sahiptir. Haksız olarak sürgüne gönderilenler vatanlarına geri dönebilirler diye açıklamıştı.Bunun üzerine 1944 yılında Vatanlarından sürgün edilen Balkarlar,Karaçaylar,İnguşlar,Çeçenler,Gagavuzlar,Kalmıklar,Kırım Türkleri vb. diğer milletler (toplam 3 Milyon civarında ) kendi vatanlarına dönerken maalesef Ahıskalılar vatanlarına dönemiyorlar. Bu vatansızlığın nedeni nerede?
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kanlardır;
Toprak, eğer uğruna ölen varsa Vatandır.
(M.A. Ersoy)
Biz vatanın neresindeyiz.
Vatan sevgisi imandandır. Allahü Teala Türkiyeyi başımızdan eksik etmesin.Her felakette soydaşlarımız diyerek ulaşmıştır, dertlerimize derman olmuştur. Biraz daha sabır etsek biz Ahıskalıların da yüzlerine gün çalar İNŞAALLAH.
Rahmetli Turgut ÖZAL orta Asya ve Kazakistan gezisi sırasında Ahıskalılarla görüşerek Ahıska Türklerinin vatanlarına dönmelerine yardımcı olmak içinsöz vermeşti ve 150 aileyi Türkiye'ye getirmişti. Ancak bu karar yeterince uygulanmadı. Şimdi Ahıska Türkleri Türkiye Hükümetinden kendilerine sahip çıkmalarını ve Ahıskalıların kendi öz vatanlarına dönmeleri için gerekli girişimlerde bulunmalarını istediler. Yoksa Ahıska Türkleri yiyecek, içecek fakiri değildirler. Çalışıyorlar hayatlarını sürdürüyorlar. Ama deminde söylediğim gibi Ahıska Türkleri fakirdirler. Vatanlarına kavuşmayı, bir bayrak altında yaşamayı özlüyorlar.
Ayrılık ölümden beter demişler ya hani zor durumda kalan Ahıska Türklerini Devlet kanalıyla masrafsız getireceğiz diyen TBMM nin karar icrası. Yıllarca bekliyorlar, Ahıskayı bekliyen gibi.
Ahıska Dergisi "AHISKA" ve " Ahıskanın Sesi" gazetesi de Ahıska Türklerinin aynası olması münasebetiyle teşkilatçılarımızı yürekten kutlar bu şerefli çalışmalarında başarılar dilerim.
SAYGILARIMLA
Bahadır AHISKALI
BURSA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder